Önsöz
Homojen bir malzeme olmayan betonarmenin davranışı, ortamın koşullarına, zamana ve yük geçmişine göre değişir. Betonarmenin “uyum” olarak adlandırdığımız özelliği nedeni ile, fazla zorlanan life diğer lifler, fazla zorlanan bir kesite komşu kesitler ve fazla zorlanan bir elemana da çevredeki diğer elemanlar yardım ederek, bu zorlamaları paylaşırlar. Zorlamaların diğer komşu lif, kesit veya elemanlarca paylaşılması ve deformasyonların zamana ve yük geçmişine bağlı olması nedeniyle, betonarmedeki gerilmelerin hesabı olanaksızdır.
Geçmişte, ideal malzeme için geliştirilmiş bazı klasik teorilerin betonarmeye uygulanmasına çalışılmıştır. Uygulayıcılar bu teorilerden elde ettikleri denklem ve sayılarla sorunu çözdüklerine inanırken, tüm bu teorilerden habersiz olan betonarme, kendine özgü davranışını sürdüregelmiştir. Zaman zaman yapılarda gözlenen çatlama ve hasarlar teorisyenlere betonarmenin onların istediği gibi davranmadığını göstermiş ve onları hayal kırıklığına uğratmıştır! Teorisyenler, inatla tutumlarını sürdürmeye çalışarak bu dik başlı malzemeyi terbiye edip teorilerine uymaya zorlamışlardır. Süregelen bu mücadeleden galip çıkan betonarme olmuş ve sonunda akılcı teorisyenler betonarmeyi hazır teorilere uydurma hevesinden vazgeçerek, onun gerçek davranışını anlamaya yönelmişlerdir. Davranışa yöneliş, gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlamış ve bunun sonucu olarak “çağdaş betonarme anlayışı” doğmuştur.
Son yıllarda, bilgisayar kullanımının ve sonlu elemanlar türü yöntemlerin yaygınlaşması ile bazı mühendisler, yüzyılın başında teorisyenlerin düştüğü hataları tekrarlamaya başlamıştır. Mühendis, bu olağanüstü yararlı makina ve yöntemleri bir araç olarak kullanacak yerde, bunların esiri olmaya başlamıştır. Kullanılan yöntem ve araç ne olursa olsun, çözümleme sonucu elde edilen sayıların, ancak yapılan varsayımlar kadar doğru olacağı maalesef çoğu kez unutulmaktadır. Betonarme gibi, davranışı karmaşık bir yapı malzemesi kullanılarak oluşturulan yapının tasarımında, davranış bilgisinden yoksun bir mühendisin yapacağı varsayımların %100 hata içerebileceği gözönünde bulundurulursa, sayılara güvenmenin ne denli yanlış olduğu kolayca görülür. Bütün bu nedenlerle, betonarmede bilgisayar ve hesap yöntemleri bir amaç değil, araç olarak kullanılmalı ve elde edilen sayıların kesin olmayıp, yol gösterici olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Bugünün bilgisayar olanaklarına sahip bir mühendis, bunu bilinçli kullanmasını biliyorsa, geçmişteki meslektaşlarına oranla çok şanslıdır, çünkü geçmişte hayal bile edilemeyecek sayıda alternatif çözümü gerçekleştirip, bunları davranış bilgisi ve tecrübe ışığında değerlendirip, daha doğru kararlar verebilir. Yapı Mühendisliği, özellikle betonarme, bir bilim olduğu kadar sanattır.
Sağlıklı bir betonarme yapı oluşturmanın temel koşullarından biri de davranış bilgisidir. Bu nedenle 1960 yılından bu yana, ODTÜ’deki betonarme eğitiminde davranışa ağırlık verdik. Buna paralel olarak bu kitapta, hesap yöntemlerinin yanısıra davranışa büyük yer verilmiştir.
Betonarmedeki uyum olayı ve deformasyonların zaman ve yük geçmişine bağlı olması nedeniyle, gerilmelerin gerçekçi olarak hesaplanmasının mümkün olmadığı söylenmişti. Buna karşılık, yapılan deneyler betonarme elemanların taşıma gücü olarak adlandırılan kırılma anındaki kapasitelerinin doğru olarak hesaplanabileceğini göstermiştir. Bu nedenle son 30-35 yıl içinde, kesit hesabında gerilme hesabını temel alan “emniyet gerilmeleri yöntemi” terkedilmiş, bunun yerine gerçekçi sonuçlar verdiği kanıtlanmış olan taşıma gücü yöntemi getirilmiştir. Ülkemizde de 1982 yılında TS-500’de yapılan köklü değişikliklerle yönetmelik çağdaşlaştırılmış ve taşıma gücü yöntemi benimsenmiştir. Bu kitapta taşıma gücü yöntemi ayrıntılı bir biçimde irdelenmiş ve TS-500’e göre uygulamalar gösterilmiştir. Ancak, tek bir yönetmeliğe bağlı kalınmamış, zaman zaman Amerikan Beton Enstitüsü (ACI) ve Avrupa Beton Komitesi (CEB) gibi uluslararası yönetmeliklerin ilgili hükümleri de irdelenmiştir.
Kitap 9 bölüm ve 2 ekten oluşmaktadır. Kitabın hazırlanmasında, lisans düzeyinde bir eğitim temel alınmış, bazı özel konular ve daha ayrıntılı irdelemeler, her bölümün sonunda ÖZEL KONULAR başlığı altında toplanarak, esas metinden ayrılmıştır. Normal lisans eğitiminde ÖZEL KONULARIN dışlanabileceği düşünülmüştür.
1975 yılında yayınladığımız betonarme kitabında, çağdaş betonarmenin oluşmasına önemli katkılarda bulunmuş ve meslek yaşamının sonuna yaklaşmış değerli bilim adamı ve mühendislerin görüşlerine de yer vermiştik. Bugün birçoğu hayatta olmayan, bazıları da meslek yaşamlarını tamamlamış bulunan bu kişilerin o yıllarda bana kişisel olarak yazıp gönderdikleri bu görüşlere bu kitapta yer vermeyi uygun buldum.
Kitap tek adla yayınlanmış olmasına rağmen, kitapta dile getirilen birçok görüşte, ODTÜ’deki takım çalışması geleneği nedeni ile, birçok öğretim üye ve yardımcısının katkısı olmuştur. Bunların tümüne, özellikle eleştiri ve önerileri nedeni ile Dr. T. Tankut’a teşekkür etmek isterim.
Kitaptaki görüşlerin oluşmasında, ODTÜ’de yapılan deneyler önemli rol oynamıştır. ODTÜ Yapı Mekaniği Laboratuvarı personeli ile her zaman kıvanç duymuşumdur. Bunlar arasında, olağanüstü yetenek ve karaktere sahip olan, Sayın Burhan Avcı, Hediye Boran ve Doğan Talı gibi personele sahip olduğum için kendimi şanslı saymışımdır. Sayın Hediye Boran ve Doğan Talı’ya kitabın hazırlanma aşamasındaki emekleri için teşekkürü borç bilirim.
Kitap yazmak, özellikle ülkemiz koşullarında, geceleri de kapsayan uzun ve külfetli bir çalışma gerektiriyor. Aylarca, gündüz ve gece fazla zaman ayıramadığım ailemin bana gösterdiği anlayışa müteşekkirim.
Uğur Ersoy
Ağustos 1985